SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-ENBİYA

<< 1384 >>

DEVAM: 10. BAB

 

حدثنا عثمان بن أبي شيبة: حدثنا جرير، عن منصور، عن المنهال، عن سعيد بن جبير، عن ابن عباس رضي الل عنهما قال: كان النبي صلى الله عليه وسلم يعوذ الحسن والحسين، ويقول: (إن أباكما كان يعوذ بها إسماعيل وإسحاق: أعوذ بكلمات الله التامة، من كل شيطان وهامة، ومن كل عين لامة).

 

[-3371-] İbn Abbas r.a.'dan dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem el-Hasen ve el-Huseyn'e okuyup üflüyor ve şöyle diyordu: Şüphesiz babanız bunlarla İsmail ve İshak'a da okuyup üflüyordu: Euzu bi kelimatillahi’ttammeh min kulli şeytanin ve hammeh ve min kulli aynin lammeh: ''

 

Meali: Bütün şeytanlardan ve tüm zehirli haşerattan, insana zarar ve musibet celbeden her bir göz den Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu başlıktaki ilk hadis, yüce Allah'ın: "Şüphesiz insanlar için ilk kurulan ev Mekke'de bulunan evdir. "[Al-i İmran, 96] buyruğu ile neyin kastedildiğini açıklamaktadır. Burada Beyt'ten maksadın mutlak olarak herhangi bir ev olmayıp, ibadet kastıyla yapılmış Beyt (ev) olduğunu da göstermektedir. Bu ifadeler Ali (r.a.)'dan sahih olarak da rivayet edilmiştir. Bu rivayeti İshak b. Rahuye, İbn Ebi Hatim ile başkaları sahih bir senedle ondan rivayet etmişlerdir. Buna göre Ali r.a. dedi ki: "Ondan önce de evler (beytler) vardı. Fakat Allah'a ibadet maksadıyla yapılan ilk ev odur."

 

"Mescid-i Aksa" Beytu'l-Makdis'teki mescid demektir. Ona "el-Aksa (en uzak)" deniliş sebebi, onunla Ka'be arasındaki mesafenin uzaklığıdır. Bir görüşe göre (o dönemlerde) onun ötesinde ibadet edilecek yer olmadığından dolayı bu ad verilmiştir.

 

Bir başka açıklamaya göre ona pisliklerden ve murdar şeylerden uzak olduğundan ötürü bu isim verilmiştir. "el-Makdis" de bu gibi şeylerden pak ve temiz olan demektir.

 

"Kırk yıl" ile ilgili olarak İbnu'l-Cevzı şunları söylemektedir: Bu açıklanması zor bir husustur. Çünkü İbrahim Ka'be'yi, Süleyman da Beytu'l-Makdis'i bina etmiştir. Her ikisi arasında ise bin yıldan daha uzun bir süre vardır. Görüldüğü gibi İbnü'l-Cevzi'nin bu husustaki dayanağı Mescid-i Aksa'yı bina edenin Süleyman aleyhisselam olduğudur. Bunu dile getiren rivayeti Nesai, sahih bir senedle Abdullah b. Amr b. el-As'dan merfu bir rivayet olarak zikretmiş bulunmaktadır: "Süleyman Beytu'I-Makdis'i bina edince yüce Allah'tan şu üç hususu diledi. .. "

 

Taberani'de ise, Rafi' b. Umeyra'nın rivayet ettiği hadiste şöyle denilmektedir: "Davud (a.s.) Beytu'l-Makdis'i inşa etme işini başlattı. Sonra yüce Allah ona şunu vahyetti: Ben bunun inşa işini tamamlamayı Süleyman'a nasip edeceğim." Bu hadiste ayrıca bir kıssa da nakledilmektedir.

 

(İbnu'I-Cevzi) dedi ki: Buna şu şekilde cevap verilebilir: Hadiste işaret ilk bina işine ve mescidin temellerinin kurulmasınadır. Dolayısıyla Ka'be'yi ilk bina eden de İbrahim değildir, Beytu'l-Makdis'i de ilk bina eden kişi Süleyman değildir. Bizler, Ka'be'yi ilk bina edenin Adem olduğuna dair rivayet nakletmiş bulunuyoruz. Ondan sonra çocukları yeryüzüne dağıldı. Dolayısıyla onlardan bazılarının Beytu'I-Makdis'in temellerini atmış olmaları mümkündür. Daha sonra da İbrahim Kur'an nassının belirttiği şekilde Ka'be'yi bina etmiştir.

 

Kurtubi de böyle demektedir: Hadis İbrahim'in de, Süleyman'ın da her iki mescidi bina ettiklerinde ilk olarak onların temellerini kendilerinin koymuş olduğuna delil değildir. Onların yaptıkları, kendilerinden önce başkalarının atmış olduğu temellere göre bir yenilemedir.

 

"Fazilet ondadır." Yani namazın vakti girdiğinde namazı kılmaktadır. Süfyan b. Uyeyne'nin Cami'inde el-A'meş'den şu rivayet nakledilmektedir: "Yeryüzünün tamamı bir mesciddir." Yani orada namaz kılmaya elverişlidir. Bu genel durumu namaz kılınmasının yasaklandığı belirtilen yerler ile ilgili rivayetler tahsis etmektedir (hükmünü daraltıp, özelleştirmektedir.) Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Allah'ın eksiksiz kelimelerine" buyruğu ile kastedilenin mutlak olarak Allah'ın kelamı olduğu söylendiği gibi, onun takdir ettiği kaza ve hükümleri olduğu da, vaad ettiği hususlar olduğu da söylenmiştir.

 

Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Rabbinin İsrailoğullarına olan o pek güzel sözü sabretmelerinden ötürü tamam olmuştur."[A'raf,137] Bundan maksat da yüce Allah'ın şu buyruğunda dile getirilen husustur: "Biz ise o arzda zayıf düşürülmüş olanlara Lutfetmek. .. istiyoruz."[Kasas, 5] "Eksiksiz"den maksat ise kamil ve tam demektir. Faydalı diye açıklandığı gibi şifalı, mübarek, hiçbir şeyin geri çeviremediği, eksikliğin, kusurun sözkonusu olmadığı, devam edip giden, hüküm ve kazayı belirleyici sözler diye de açıklanmıştır.

 

Hattabi der ki: Ahmed bu hadisi Allah'ın kelamının mahluk olmadığına dair delil gösteriyor ve Nebi (s.a.v.)'in mahluk bir şeye sığınmayacağını belirterek gerekçelendiriyordu.

 

"Her bir şeytandan" ifadesinin kapsamına insan ve cin şeytanları girmektedir.

 

"Zehirli haşarat" zehirleri bulunan• her türlü haşaratı ifade eder denildiği gibi kötülük yapmayı isteyen, kötülük vermek arzusunu taşıyan her bir canlının kastedildiği de söylenmiştir.

 

"Kötülük vermek isteyen her bir gözden" buyruğunu da Hattabi şöyle açıklamıştır: Bundan maksat da delilik, akli dengenin bozulması gibi insanın karşı karşıya kaldığı her bir hastalık ve afettir.